Stockholm Sendromu
Stockholm sendromu, rehinenin kendisini rehin alan kişiye karşı paradoksal şekilde aşırı hayranlık duyması, övgü ve olumlu duygular beslemesi olarak tanımlanan psikolojik kavramdır.
Bu sendrom, 1973 yılında İsveç'in başkenti Stokholm'de yaşanan bir banka soygunundan sonra ortaya çıkmıştır. Soygunda, dört gün boyunca rehin tutulan bir kadın, soyguncuya duygusal olarak bağlanmıştır. Bu olaydan sonra bu duruma "Stockholm sendromu" adı verilmiştir.
Stockholm sendromunun nedenleri tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak, aşağıdaki faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir:
- Hayatta kalma içgüdüsü: Rehineler, hayatta kalmak için rehin alan kişiye uyum sağlamaya çalışırlar. Bu uyum süreci, rehinelerin rehin alan kişiye karşı olumlu duygular beslemesine neden olabilir.
- İzolasyon: Rehineler, rehin alan kişiden başka kimseyle iletişim kuramazlar. Bu durum, rehinelerin rehin alan kişiye bağımlı hale gelmesine neden olabilir.
- Psikolojik savunma: Rehineler, yaşadıkları stres ve travmayı kabullenmek yerine, rehin alan kişiye karşı olumlu duygular besleyerek kendilerini korumaya çalışırlar.
Stockholm sendromu, genellikle rehinelik gibi stresli ve travmatik durumlarda görülür. Ancak, bu sendromun diğer durumlarda da ortaya çıkabileceği düşünülmektedir. Örneğin, ev içi şiddet, cinsel taciz gibi durumlarda da rehineler, kendilerini taciz eden kişiye karşı olumlu duygular besleyebilirler.
Stockholm sendromu, genellikle rehinenin kurtarılmasından sonra kaybolur. Ancak, bazı durumlarda bu sendrom uzun süre devam edebilir.
Stockholm sendromunun tedavisi, genellikle psikoterapi ile yapılır. Psikoterapide, rehineler yaşadıkları travmayı kabullenmeye ve başa çıkma mekanizmaları geliştirmeye teşvik edilir.