Yürüyen Ceset Sendromu (Cotard Sendromu), kişinin kendisinin veya vücudunun bir kısmının ölü veya çürümüş olduğuna dair sanrısal bir inanca sahip olduğu nadir görülen bir psikiyatrik bozukluktur. Bu sendrom, kişinin kendi varlığını inkar etmesine veya kendisinin bir ruh veya hayalet olduğuna inanmasına neden olabilir.
Yürüyen Ceset Sendromunun kesin nedeni bilinmemektedir, ancak genetik, biyolojik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonunun rol oynadığı düşünülmektedir.
Genetik faktörler, Yürüyen Ceset Sendromu riskini artırabilir. Yürüyen Ceset Sendromu öyküsü olan kişilerin, bu bozukluğa sahip olmayanlara göre daha yüksek risk altında olduğu bulunmuştur.
Biyokimyasal faktörler, Yürüyen Ceset Sendromuna katkıda bulunabilir. Örneğin, serotonin ve dopamin gibi bazı beyin kimyasallarının dengesizliği, sanrılara neden olabilir.
Çevresel faktörler, Yürüyen Ceset Sendromu riskini artırabilir. Örneğin, stresli yaşam olayları, travmatik olaylar veya yoksunluk, sanrılara neden olabilir.
Yürüyen Ceset Sendromu, psikoterapi ve ilaç tedavisi ile tedavi edilebilir. Psikoterapi, kişinin sanrılarını anlamasına ve başa çıkma mekanizmalarını geliştirmesine yardımcı olur. İlaç tedavisi, sanrıları tedavi etmeye yardımcı olabilir.
Yürüyen Ceset Sendromu, ciddi bir durumdur ve tedavi edilmezse yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu nedenle, belirtiler yaşıyorsanız bir doktora veya psikoloğa danışmanız önemlidir.
Yürüyen Ceset Sendromunun belirtileri şunlardır:
- Ölüm veya çürüme sanrıları: Kişi, kendisinin veya vücudunun bir kısmının ölü veya çürümüş olduğuna inanır.
- Varoluşun inkârı: Kişi, kendisinin var olmadığını veya bir ruh veya hayalet olduğuna inanır.
- Başkalarının varoluşunun inkârı: Kişi, başkalarının var olmadığını veya hayali olduğuna inanır.
- Sosyal izolasyon: Kişi, sosyal ortamlardan çekilir ve diğer insanlarla etkileşim kurmamaya çalışır.
- Kendi kendine zarar verme veya intihar düşünceleri: Kişi, kendisini veya başkalarını yaralama veya intihar etme düşüncelerine sahip olabilir.
Yürüyen Ceset Sendromu, genellikle genç yetişkinlik döneminde başlar. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür.