Yapılan Araştırma Sanal Robotik Uzuvların Kendi Bedenimizin Parçaları Gibi Hissedebildiğini Gösteriyor
Hayatta yapmamız gereken birçok şeyi kendi bedenlerimizi manipüle ederek yaparız. Yapamayacağımız şeyleri yapmak için aletlere güveniriz. Mesela çantalar tutamayacağımız yükleri taşır, makas bir parça kağıdı yırtabileceğimizden daha düzgün keser.
Peki ya vücudun kendi işlevlerini genişletmenin yolları nelerdir? Supernumerary veya ekstra robotik uzuvlar, uygun insan-bilgisayar etkileşimi (HCI) sistemleriyle eşleştirilerek tasarlanmıştır. Bu uzuvların amacı, kullanıcının kendi kolları ve bacakları gibi doğal olarak hareket etmeleridir. Ancak bunların gerçekten somutlaştırılıp somutlaştırılamayacağı ve kullanıcının vücudunun bir parçası olarak kabul edilip edilemeyeceği henüz belli değil.
Tokyo Üniversitesi, Keio Üniversitesi ve Toyohashi Üniversitesi'nden araştırmacılar kullanıcının ayakları tarafından sanal bir ortamda çalıştırılabilen bir süpernumerary robotik uzuv sistemi geliştirdiler. Büyük ölçüde bu araştırma, insan plastisitesinin sınırlarını anlamanın ve keşfetmenin bir yolu olarak yapıldı.
Beynimiz ne kadar değişebilir ve iç ve dış değişimlere uyum sağlayabilir?
İnsanlar daha yeni araçları kullanmayı öğrendiler ve bazen bu araçları benliğin uzantıları olarak görmeye başlarız. Bu kavram alet düzenlemesi olarak adlandırılır. Tokyo Üniversitesi doktora öğrencisi Ken Arai'nin de dahil olduğu ekip, sanal robotik kolların bir kullanıcının vücudunun bir parçası olan fazladan uzuv olarak algılanıp algılanamayacağını ve robotik kolun etrafındaki alanda algısal değişikliklerin olup olmadığını ve nasıl meydana geldiğini araştırmaya başladı.
Çalışmaya katılanlar sanal gerçeklikte kendi kollarının birinci şahıs görüntüsünü veren başa takılan bir ekran giydiler. Daha sonra sadece parmaklarını hareket ettirerek kontrol ettikleri sanal fazladan uzuvları kullanarak görevleri gerçekleştirmeleri istendi. Bu uzuvlarla bir nesneye dokunduklarında duyumlar dokunsal bir cihazla ayaklarının üst ve tabanlarına geri döndürüldü.
Katılımcılar sanal sistemi nasıl kullanacaklarını öğrendikten sonra sanal kolların, kollarının veya ayaklarının bir uzantısı olarak algılamak yerine kendilerinin ekstra kolları haline geldiğini hissettiklerini bildirdiler.
Sübjektif değerlendirmelerde sistem, beden sahibi olma duygusu, eyleyicilik duygusu ve yer duygusu gibi kategorilerde yüksek puanlar aldı. Ayrıca katılımcıların kişisel alanının (kişisel alan olarak algıladığımız vücudumuzun etrafındaki alan) robotik kolların etrafındaki alanı da kapsayacak şekilde genişlediği görüldü.
Ekip, katılımcıların kendi kolları ve sanal robotik uzuvları arasındaki işbirlikçi davranış potansiyelini keşfederek araştırmalarına devam etmek istiyor.
Bu araştırma insan plastisitesinin sınırlarını keşfetmeye devam etmenin yanı sıra fazladan robotik uzuv sistemlerinin tasarımı için önemli görüyorlar. Bu sistemleri, bunları VR'de çalıştırmak için gereken algısal değişiklikleri ve bilişsel çabayı keşfetmeye devam etmek, gelecekte gerçek yaşam sistemlerinin tasarlanmasına yardımcı olacaktır.