1- En Sıra Dışı Belediye Başkanı
Minnesota eyaletinin Cormorant kasabasının sevimli belediye başkanı Duke, ofisinde ard arda 4 dönem geçirdikten sonra emekli oldu. Halkına hizmet etmeyi ne kadar sevdiyse de bu iş için artık çok yaşlandığını kabul etti. Pirene dağ köpeği cinsi bu başkan normalde sürüleri idare etmesi ve soğuk iklime dayanması amacıyla geliştirilmiş bir türdür. Duke bu olayı biraz büyüterek bir kasaba yönetmeye karar vermiş. Hem de 4 dönem ard arda.
Kendisinin icraatları halk tarafından oldukça beğenilmiş olacak ki uzun süre koltuğunda kalabilmiş. Hatta son dönemde oyların yüzde 100’ünü almış.
Ancak oldukça yaşlanan ve köpek yılına göre 91 yaşına gelen Duke seçimlere tekrar katılmama kararı aldı. Emekli olan tecrübeli başkan, halkın sevimli kahramanı ve saygıdeğer bir birey statüsündeydi. Duke tecrübeleriyle ilgili bir kitap yazmaya hazırlanıyordu ki 2019’da kendisini kaybettik.
2- Japonya'ya Gidiyoruz
Hepimiz kamikaze kelimesini ikinci dünya savaşında Japon pilotların doğrudan Amerikan savaş gemilerine çarparak yaptıkları intihar saldırısı olarak biliyoruz. Aslında bu kelimenin oldukça eski bir tarihi var. Kamikaze, 1274-1281 yıllarında 2 ayrı tayfunun Japonya’yı vurması sonucu verilmiş tarihi bir isimdir. Çin’den Japonya’yı işgal etmek için 2 defa Kubilay Han komutasında demir alan Yuan ordusu, her 2 seferde de bu devasa fırtınaya yakalanmış ve geri dönmek zorunda kalmışlar. Bu sebeple de Japonya’yı asla fethedememişler. Japon Budistler de bu tanrının imparatorluğumuzu kurtarma şekli diyerek bu fırtınalara tanrı ve rüzgar anlamına gelen kamikaze adını vermişler.
3- Yüzde 100 Gerçek Deri... Mi Acaba ?
Alışverişe bir daha gittiğinizde çok da lüks olmayan orta seviye bir mağazaya girerseniz kemer bölümüne bir uğrayın. Kemerlerin iç kısmında “Genuine Leather” ibaresini görme ihtimaliniz oldukça yüksek. Evet bu yazıyı gördüğünüzde bunu yüzde 100 gerçek olduğunu söyleyebilirsiniz. Ancak bu aynı zamanda en düşük kalite deri olduğu anlamına gelir. Pek çok düşük kalite deri üst üste yapıştırılarak bu deri katmanları oluşturulur ve siz de kalın kaliteli bir deri aldığınızı düşünürsünüz. Ancak gerçek hiç de öyle değildir. Görmeniz gereken ibare “Full-grain leather" veya “top-grain leather" olmalı. Full-grain leather yazısını genelde tasarım dükkanları ya da orta seviyeden biraz yüksek mağazalarda görebilirsiniz. Top-Grain Leather ise en yüksek kalitede deridir ve civarınızda italyan el yapımı ayakkabıcıları varsa bu ibareyi oralarda görme şansınız oldukça yüksektir. Ya da bunun gerçek bir italyan ayakkabıcısı olup olmadığını anlamak için kullanabilirsiniz. Aman dikkat edin.
4- Dev Kaplumbağaların Nesli Tükeniyor!
Hemde çok saçma bir sebepten. Bu dev kaplumbağalar maalesef sadece iki uzak takım adada yaşamaktadır. Bunlardan biri Seyşeller ve diğeri de zengin doğal yaşamıyla ünlü Galapagos adaları. Bu adalarda pek çok kaplumbağa türü yaşasada hepsi tükenme tehlikesi ile karşı karşıya. Dev kaplumbağaların erişkin olma süresi oldukça uzun ve hayatları boyunca da çok seyrek çiftleşiyorlar. Ancak sayılarındaki bu azalmanın asıl sebebi muazzam lezzetli olmaları. Açlık çok kötü bir şey, çok kötü bir şey. Anlıyor musun?
Denizciler adadan ayrılırken yakalaması oldukça kolay olan bu yavaş hayvanları alıp neredeyse bir yıl boyunca aç ve susuz yaşayabildikleri için onları güvertede tutuyorlar. Denizcilerle zaman zaman konuşan gazeteciler, denizcilerin bu hayvanın etini dana ve tavuktan çok daha lezzetli olarak tarif ettiklerini belirtmişler.
5- Bir Shot Espresso Bir Bardak Kahveden Daha Az Kafein İçerir
Pek çok kahve aşığı yoğunluk ve kahve oranı, en önemlisi de kafein oranı daha yüksek olduğu için espressoyu tercih eder. Yoğun ve sert tadı bizlerde kafein daha fazlaymış algısı yaratır.
Peki kahve oranı gerçekten brew ev ya da filtre kahveye göre daha mı yüksek? Ölçümünü bilmem oğlum ölçmedim ki, dediğinizi duyar gibiyim. Eh evet, bir yudum olmasından dolayı yoğun bir kafein içerir, bu da 75-80 miligram civarında bir kafein oranı demektir. Ancak bir bardak filtre kahve ortalama 152-100 miligram civarında kafein içerir. Bu kesin bilgidir, bunu yayalım. Hatta ek bir bilgi vereyim, günlük almanız gereken maksimum kafein değeri 400 miligramdır, fazlasından kaçının.
6- Dinozorlar Hiç de Düşündüğünüz Gibi Değildi.
Dinozorlar hakkındaki tüm bildiklerimizi onların toprak altından çıkan fosillerini inceleyerek öğreniyoruz. Tabi filmlerde bire bin katarak ve izleyicide bir etki bırakmak için bu gerçekler oldukça abartılmaktadır. Ortaya çıkan her yeni fosil, onlar hakkında tüm bildiklerimizi ve nasıl göründüklerini değiştirebiliyor. Örneğin velociraptor dahil olmak üzere uçmayan türdeki tüm dinozorların tüyleri vardı. Ancak ses telleri olmadığı için filmlerde gördüğümüz gibi hiçbiri bağırmıyor ya da kükremiyordu. Ve boyları da hiç öyle filmlerde gözüktüğü gibi değildi. Ağırlıkları ortalama 25 kg civarı ve boyları bir hindi kadardı.
7- Singapur'da Sakız Çiğnemek Yasak
Eğer halka açık bir yerde bir bankın ya da okullardaki sıraların altına baksaydınız, bu yasağın niye bu kadar gerekli olduğunu hemen anlardınız diye düşünüyorum. 1992’de Singapur başbakanı Goh Chok Tong, başbakan seçildiğinde halka açık alanlardan ve yeni toplu taşıma sistemlerinden sakız temizletmekten o kadar bıkmış olacak ki, göreve gelmesinin hemen ardından sakız çiğnemenin yasak olduğunu ilan etmiştir.
Bu yasak günümüzde hala devam etse de dişçiler ve eczacılar tarafından satılan şekersiz sakızlar için alan kişinin ismini kaydetmek şartıyla bir istisna getirilmiştir.
8- CIA Bir Seferinde Bir Kediyi Ajana Çevirmiş
Soğuk savaşın zirve yaptığı 1960’larda Amerikan İstihbaratı ajanları, Sovyetleri ters köşe yapmak için oldukça alışılmadık bir işe kalkıştılar. Akustik kedi adını verdikleri bir proje kapsamında gizli konuşmaları dinleyebilmek için kedilerin kulaklarını dinleme cihazı yerleştirmeyi denediler. Ancak operasyon hiç de istedikleri gibi gitmedi. Kediyi konuşmaları dinlesin diye bir Rus Konsolosluğuna bıraktılar. Operasyon başlar başlamaz zavallı kedi neredeyse bir taksi tarafından eziliyordu. CIA’deki dâhiler bir kediyi eğitmenin ne kadar zor olduğunu görünce proje 1967’de rafa kaldırıldı.
9- Dünyanın En Fazla Patlayıcı Satın Alan İkinci Şirketi
Dünyanın en fazla patlayıcı alet satın alanın Amerikan Savunma Bakanlığı olduğunu duymak tabi ki sizleri şaşırtmayacaktır. Ancak ikinci en yüksek miktar dünyanın en mutlu yeri olarak anılan bir yer tarafından satın alınıyor. Ülkenin farklı noktalarında sayısız eğlence parkı, devasa özel etkinlikler ve gösterişli geçit törenleri düzenleyen, herkesin tüm karakterlerini yakından tanıdığı Disney şirketi. Bu patlayıcılar, binlerce ziyaretçinin gözlerini kamaştırmak için ve ayrıca yaptıkları filmlerde patlama sahnelerinde kullanılıyor.
10- Geldik Listemizin Sonuncusuna
Alışık olduğumuz bir senaryo daha. Dünyanın önde gelen bilim adamlarının ve iş adamlarının hep bir okuldan atılma, üniversiteyi bırakma, bir yerlerden kovulma gibi olaylar yaşadıktan sonra hayatta yaptıkları sıçramaya pek çoğumuz şahit olduk. Bunlardan bir tanesi de dünyanın gelmiş geçmiş en iyi basketbolcusu ve Chicago Bulls'un efsanesi Michael Jordan’ın ta kendisidir. Jordan, üniversiteye başladığı ilk yılda okul takımına girmek istemiş. Ancak kabul edilmemiştir. En iyiler bile bazen hayır cevabı ile karşılaşabiliyor. Bir sene sonra takıma girmeyi tekrar deneyen efsanevi basketbolcu, bu sefer hem takıma hem de tarihe adını yazdırmıştır.
Minnesota eyaletinin Cormorant kasabasının sevimli belediye başkanı Duke, ofisinde ard arda 4 dönem geçirdikten sonra emekli oldu. Halkına hizmet etmeyi ne kadar sevdiyse de bu iş için artık çok yaşlandığını kabul etti. Pirene dağ köpeği cinsi bu başkan normalde sürüleri idare etmesi ve soğuk iklime dayanması amacıyla geliştirilmiş bir türdür. Duke bu olayı biraz büyüterek bir kasaba yönetmeye karar vermiş. Hem de 4 dönem ard arda.
Kendisinin icraatları halk tarafından oldukça beğenilmiş olacak ki uzun süre koltuğunda kalabilmiş. Hatta son dönemde oyların yüzde 100’ünü almış.
Ancak oldukça yaşlanan ve köpek yılına göre 91 yaşına gelen Duke seçimlere tekrar katılmama kararı aldı. Emekli olan tecrübeli başkan, halkın sevimli kahramanı ve saygıdeğer bir birey statüsündeydi. Duke tecrübeleriyle ilgili bir kitap yazmaya hazırlanıyordu ki 2019’da kendisini kaybettik.
2- Japonya'ya Gidiyoruz
Hepimiz kamikaze kelimesini ikinci dünya savaşında Japon pilotların doğrudan Amerikan savaş gemilerine çarparak yaptıkları intihar saldırısı olarak biliyoruz. Aslında bu kelimenin oldukça eski bir tarihi var. Kamikaze, 1274-1281 yıllarında 2 ayrı tayfunun Japonya’yı vurması sonucu verilmiş tarihi bir isimdir. Çin’den Japonya’yı işgal etmek için 2 defa Kubilay Han komutasında demir alan Yuan ordusu, her 2 seferde de bu devasa fırtınaya yakalanmış ve geri dönmek zorunda kalmışlar. Bu sebeple de Japonya’yı asla fethedememişler. Japon Budistler de bu tanrının imparatorluğumuzu kurtarma şekli diyerek bu fırtınalara tanrı ve rüzgar anlamına gelen kamikaze adını vermişler.
3- Yüzde 100 Gerçek Deri... Mi Acaba ?
Alışverişe bir daha gittiğinizde çok da lüks olmayan orta seviye bir mağazaya girerseniz kemer bölümüne bir uğrayın. Kemerlerin iç kısmında “Genuine Leather” ibaresini görme ihtimaliniz oldukça yüksek. Evet bu yazıyı gördüğünüzde bunu yüzde 100 gerçek olduğunu söyleyebilirsiniz. Ancak bu aynı zamanda en düşük kalite deri olduğu anlamına gelir. Pek çok düşük kalite deri üst üste yapıştırılarak bu deri katmanları oluşturulur ve siz de kalın kaliteli bir deri aldığınızı düşünürsünüz. Ancak gerçek hiç de öyle değildir. Görmeniz gereken ibare “Full-grain leather" veya “top-grain leather" olmalı. Full-grain leather yazısını genelde tasarım dükkanları ya da orta seviyeden biraz yüksek mağazalarda görebilirsiniz. Top-Grain Leather ise en yüksek kalitede deridir ve civarınızda italyan el yapımı ayakkabıcıları varsa bu ibareyi oralarda görme şansınız oldukça yüksektir. Ya da bunun gerçek bir italyan ayakkabıcısı olup olmadığını anlamak için kullanabilirsiniz. Aman dikkat edin.
4- Dev Kaplumbağaların Nesli Tükeniyor!
Hemde çok saçma bir sebepten. Bu dev kaplumbağalar maalesef sadece iki uzak takım adada yaşamaktadır. Bunlardan biri Seyşeller ve diğeri de zengin doğal yaşamıyla ünlü Galapagos adaları. Bu adalarda pek çok kaplumbağa türü yaşasada hepsi tükenme tehlikesi ile karşı karşıya. Dev kaplumbağaların erişkin olma süresi oldukça uzun ve hayatları boyunca da çok seyrek çiftleşiyorlar. Ancak sayılarındaki bu azalmanın asıl sebebi muazzam lezzetli olmaları. Açlık çok kötü bir şey, çok kötü bir şey. Anlıyor musun?
Denizciler adadan ayrılırken yakalaması oldukça kolay olan bu yavaş hayvanları alıp neredeyse bir yıl boyunca aç ve susuz yaşayabildikleri için onları güvertede tutuyorlar. Denizcilerle zaman zaman konuşan gazeteciler, denizcilerin bu hayvanın etini dana ve tavuktan çok daha lezzetli olarak tarif ettiklerini belirtmişler.
5- Bir Shot Espresso Bir Bardak Kahveden Daha Az Kafein İçerir
Pek çok kahve aşığı yoğunluk ve kahve oranı, en önemlisi de kafein oranı daha yüksek olduğu için espressoyu tercih eder. Yoğun ve sert tadı bizlerde kafein daha fazlaymış algısı yaratır.
Peki kahve oranı gerçekten brew ev ya da filtre kahveye göre daha mı yüksek? Ölçümünü bilmem oğlum ölçmedim ki, dediğinizi duyar gibiyim. Eh evet, bir yudum olmasından dolayı yoğun bir kafein içerir, bu da 75-80 miligram civarında bir kafein oranı demektir. Ancak bir bardak filtre kahve ortalama 152-100 miligram civarında kafein içerir. Bu kesin bilgidir, bunu yayalım. Hatta ek bir bilgi vereyim, günlük almanız gereken maksimum kafein değeri 400 miligramdır, fazlasından kaçının.
6- Dinozorlar Hiç de Düşündüğünüz Gibi Değildi.
Dinozorlar hakkındaki tüm bildiklerimizi onların toprak altından çıkan fosillerini inceleyerek öğreniyoruz. Tabi filmlerde bire bin katarak ve izleyicide bir etki bırakmak için bu gerçekler oldukça abartılmaktadır. Ortaya çıkan her yeni fosil, onlar hakkında tüm bildiklerimizi ve nasıl göründüklerini değiştirebiliyor. Örneğin velociraptor dahil olmak üzere uçmayan türdeki tüm dinozorların tüyleri vardı. Ancak ses telleri olmadığı için filmlerde gördüğümüz gibi hiçbiri bağırmıyor ya da kükremiyordu. Ve boyları da hiç öyle filmlerde gözüktüğü gibi değildi. Ağırlıkları ortalama 25 kg civarı ve boyları bir hindi kadardı.
7- Singapur'da Sakız Çiğnemek Yasak
Eğer halka açık bir yerde bir bankın ya da okullardaki sıraların altına baksaydınız, bu yasağın niye bu kadar gerekli olduğunu hemen anlardınız diye düşünüyorum. 1992’de Singapur başbakanı Goh Chok Tong, başbakan seçildiğinde halka açık alanlardan ve yeni toplu taşıma sistemlerinden sakız temizletmekten o kadar bıkmış olacak ki, göreve gelmesinin hemen ardından sakız çiğnemenin yasak olduğunu ilan etmiştir.
Bu yasak günümüzde hala devam etse de dişçiler ve eczacılar tarafından satılan şekersiz sakızlar için alan kişinin ismini kaydetmek şartıyla bir istisna getirilmiştir.
8- CIA Bir Seferinde Bir Kediyi Ajana Çevirmiş
Soğuk savaşın zirve yaptığı 1960’larda Amerikan İstihbaratı ajanları, Sovyetleri ters köşe yapmak için oldukça alışılmadık bir işe kalkıştılar. Akustik kedi adını verdikleri bir proje kapsamında gizli konuşmaları dinleyebilmek için kedilerin kulaklarını dinleme cihazı yerleştirmeyi denediler. Ancak operasyon hiç de istedikleri gibi gitmedi. Kediyi konuşmaları dinlesin diye bir Rus Konsolosluğuna bıraktılar. Operasyon başlar başlamaz zavallı kedi neredeyse bir taksi tarafından eziliyordu. CIA’deki dâhiler bir kediyi eğitmenin ne kadar zor olduğunu görünce proje 1967’de rafa kaldırıldı.
9- Dünyanın En Fazla Patlayıcı Satın Alan İkinci Şirketi
Dünyanın en fazla patlayıcı alet satın alanın Amerikan Savunma Bakanlığı olduğunu duymak tabi ki sizleri şaşırtmayacaktır. Ancak ikinci en yüksek miktar dünyanın en mutlu yeri olarak anılan bir yer tarafından satın alınıyor. Ülkenin farklı noktalarında sayısız eğlence parkı, devasa özel etkinlikler ve gösterişli geçit törenleri düzenleyen, herkesin tüm karakterlerini yakından tanıdığı Disney şirketi. Bu patlayıcılar, binlerce ziyaretçinin gözlerini kamaştırmak için ve ayrıca yaptıkları filmlerde patlama sahnelerinde kullanılıyor.
10- Geldik Listemizin Sonuncusuna
Alışık olduğumuz bir senaryo daha. Dünyanın önde gelen bilim adamlarının ve iş adamlarının hep bir okuldan atılma, üniversiteyi bırakma, bir yerlerden kovulma gibi olaylar yaşadıktan sonra hayatta yaptıkları sıçramaya pek çoğumuz şahit olduk. Bunlardan bir tanesi de dünyanın gelmiş geçmiş en iyi basketbolcusu ve Chicago Bulls'un efsanesi Michael Jordan’ın ta kendisidir. Jordan, üniversiteye başladığı ilk yılda okul takımına girmek istemiş. Ancak kabul edilmemiştir. En iyiler bile bazen hayır cevabı ile karşılaşabiliyor. Bir sene sonra takıma girmeyi tekrar deneyen efsanevi basketbolcu, bu sefer hem takıma hem de tarihe adını yazdırmıştır.