Neden Bazı Kıyafetler Kendimizi “Biz” Gibi Hissettirir?
Bazı kıyafetlerin dolapta onlarca alternatif varken tekrar tekrar seçilmesinin nedeni yalnızca rahatlık değildir. O kıyafet, kendimize dair bir tanımlamanın temsilidir. Stil, kişinin iç dünyasının dışarıya yansıma biçimidir ve bazı parçalar, içimizdeki “ben” algısıyla tam olarak örtüşür. Bir elbisenin, bir gömleğin ya da bir montun bizi “tamamlanmış” hissettirmesi, kimliğimizle duygusal bir uyum kurmasından kaynaklanır.
Kıyafet seçiminde renkler, kumaş dokusu, kesim biçimi ve vücuda oturuşu kadar, o parçanın taşıdığı anı ve hafıza da etkilidir. Bazen bir kıyafet, kendimizi en güvende hissettiğimiz bir dönemi hatırlatır. Bazen ise bizi güçlü, özgür veya huzurlu hissettiren bir duygunun taşıyıcısıdır.
Bu nedenle moda yalnızca trendlerden ibaret değildir. Bir parçayı sevmenin en önemli sebebi, onun bizi olduğumuz gibi göstermesi ya da olmak istediğimiz versiyona yaklaştırmasıdır. Kıyafet, bir çeşit dil gibidir; dünyaya “kim olduğumuzu, ne hissettiğimizi ve nasıl görünmek istediğimizi” söyler.
Kısacası bazı kıyafetler “çok yakıştığı” için değil, ruhumuzla uyumlu olduğu için doğru parçadır. O parçayı giydiğimizde dış görünüş değil, içsel bütünlük tamamlanır. İşte bu yüzden bazı kıyafetler, bize “ben tam da buyum” dedirtir.
