İşitme Kaybı Geri Alınabilir Mi?
Bu yazımızda insanların daha iyi duymasına yardımcı olan ve potansiyel işitme duygularını geri kazanmalarını sağlayan heyecan verici tıbbi gelişmelerden bahsediyoruz. Çoğu kez bir şeyleri nasıl duyduğumuzu ve beynimizin sesleri nasıl anlama çevirdiğini pek düşünmeyiz.
Sesin kulak dışından beyne milisaniyelik bir zaman diliminde ulaşması çok detaylı bir süreçtir. Öncelikle ses dalgaları kulağa girer ve kulak zarını titretir. Kulak zarı kağıt inceliğindedir. Sesin kulak zarında yarattığı titreşim arka bölgede yer alan iki küçük kemiği hareket ettirir.
Daha sonra kulak içinde yer alan salyangoz kabuğu şeklinde içi sıvı dolu kemikli bir yapı olan ‘’koklea’’ gelen ses dalgalarından etkilenerek, titreşir. Salyangoz kabuğunu içindeki sıvı hareket eder ve koklea içinde bulunan küçük minyatür tüplerde ve onları kaplayan ince tüylerde dalgalanma olur. Böylece minyatür tüplerin üzerine yer alan saç hücreleri benzeri hücreler, kimyasal nörotransmitterleri serbest bırakır. Bu sayede işitme sinirleri, gelen sinyalleri beynin işitsel korteksine taşır.
Çok hassas olan atreoslia ve minyatür tüplerin sınırlı bir ömrü vardır. Bu nedenle zaman ilerledikçe işitme duyumuzu kaybetmeye başlarız. Ömür boyunca bir takım ses dalgalarına maruz kalmak ya da kısa süreli de olsa yüksek sesler maruz kalmak bu yapılara zarar verebilir.
Yaşa bağlı sensörinöral işitme kaybı ‘’presbycusis’’ olarak adlandırılır ve oldukça yaygın görülen bir sorundur. Hafif ya da orta derece gelişen presbycusis sessiz harflerin net olarak ayrılmasını zorlaştırabilir.
İşitme Kaybı Yaygın ve Gittikçe Önem Kazanan Bir Sorundur
Dünya Sağlı Örgütü ortalama 1.5 milyar insanda işitme kaybı olduğunu ve bu sayının her gün arttığını rapor ediyor. Dünya Sağlık Örgütünün tahminlerine göre 2050’de işitme kaybı yaşayan bireylerin sayısı 2.5 milyara yükselebilir.
İleri derecede işitme kaybı yaşayan bireyler koklear implantları tercih edebilirler. Koklear implantların yerleştirilmesi için bir verici ve işlemciden oluşan bir elektronik koklea, kulak arkasına yerleştirilir. Aynı zamanda yine aynı bölgedeki derinin altına da cerrahi yöntemler kullanılarak bir alıcı yerleştirilir.
Yaşa bağlı işitme kaybının dışında daha farklı sebeplerden gelişen işitme kaybı sorunları da vardır. Ancak bunlara daha az rastlanır. Bu sorunlar için erken dönemde müdahale edilirse ani sensörinörinal işitme kaybı geri çevrilebilir. Bu tip durumlarda işitme kaybı aniden ya da birkaç gün gibi çok kısa bir süre içinde gelişebilir. Bu tip durumlardan sorumu etkenler, geçirilen enfeksiyonlar, kafa travması ya da yaşanan otoimmün bozukluklar olabilir. Bu tip rahatsızlıklar genellikle tek kulakta gelişir.
Konu ile ilgilenen uzmanlar tek kulağında aniden işitme kaybı yaşayan ve bu durumu fazla önemsemeyen pek çok insan olduğun söylüyor. Bu konuda dikkat edilmesi gereken nokta uzun süre beklemeden tedaviye geçilmesidir. Aksi takdirde işitme kaybı kalıcı olabilir.
Daha uzun sürede gelişen orta dereceli işitme kaybı için işitme cihazları kullanmak yeterli olabilir. Bunlar standart tedavi yöntemi olarak kullanılsa da pek çok kişi bu cihazlarda çok fazla arka plan gürültüsü duyduklarını ve bu nedenle konuşma şifresini çözmekte zorlandıklarını bildiriyor.
İşitme Kaybı Basit Bir Rahatsızlıktan Daha Fazlasıdır
Bazı sesleri duyamamanın çok da önemli olmadığını düşünmek doğru bir yaklaşım değildir. İşitme kaybı basit bir rahatsızlık değil önemli bir sağlık sorunudur. Johns Hopkins Hak Sağlığı Okulundaki Cochlear İşitme ve Halk Sağlığı Merkezi Direktörü olarak görev yapan Frank Lin ‘’Uzun süreden bu yana işitme kaybı yaşamak, yaşlanmanın önlenemez doğal bir parçası olarak kabul edildi ve bu konuya çok da önem verilmedi. Fakat son 10 yılda yapılan araştırmalar bu düşünceyi tersine çevirdi. İşitme kaybının bireyin düşme olasılığın 2 kat arttırdığını, kaygı ve uyku problemlerine yol açtığını gösteriyor. Bunun yanı sıra işitme kaybı yaşayan bireylerde akıl hastalığı riski de yükselmektedir. Gerontologist’te 2020 yılında Avustralya’da 150000 kişi üzerinde yapılan 35 araştırma sonuçları yanılandır.
Sonuçta işitme kaybı yaşayan erkeklerde depresyon riski daha yüksek bulundu. İşitme yetilerini kaybeden bireyler dışarı çıkıp, sosyalleşmeyi ihmal ediyorlar. Böylece yalnızlık duygularında da artış yaşanabiliyor.
Yeni bilimsel araştırmalar işitme cihazı kullanmanın bunama riskini arttırıp arttırmayacağı üzerinde yoğunlaşıyor. Tecritte yaşamanın ve işitme kaybının yalnızlık ve depresyonla bağlantılı olduğu uzun zamandır bilinen bir gerçektir. Araştırmalar izolasyonun akıl hastalığına katkıda bulunduğunu ve ayrıca bunama riskini arttırdığını gösterir.
İşitme kaybı ile bunama arasında güçlü bir bağlantı bulunuyor. The Lancet’te yayınlanan bir bilimsel araştırmada bunama için değiştirilebilir 12 risk faktörü incelendi. Yaşlı insanlarda İşitme kaybının bunamayı destekleyici etkisine birinci sırada yer verildi.
İşitme kaybı olan bireylerin, olumsuz bilişsel gelişmeyi azaltmaları için işitme cihazı kullanmaları öneriliyor. İşitme kaybının bu ağır etkisinin başlıca nedeni daha az sosyalleşen insanların bilişsel olarak daha az zorlayıcı konuşmalar yapmasıdır. Hafif işitme kaybı yaşayan bireylerde bunamanın gelişme ihtimali 2 misli daha fazladır. Orta derecede işitme kaybı, riski 3 kat arttırıyor. Derin işitme kaybı yaşayan bireylerde ise bunama geliştirme riski 5 kat yükseliyor.
İşitme cihazları bu gelişmeyi tamamen tersine çeviremese ya da daha önce ince kıllar yardımıyla sahip olunan kalitede işitme yeteneğini geri kazandırmasa da, rahatsızlığın ruh sağlığı üzerindeki etkilerini önlemeye yardımcı olabilir. İşitme cihazının bunama riskini ne derecede azaltabileceğinin ortaya konulması için geniş çaplı bir araştırmalar yürütülüyor.
Bilim insanları 2023 ortalarında elde edilecek araştırma sonuçlarının bize ilk kez işitme kaybını önlemek için yapılan müdahalelerin bu nedenle gelişebilecek diğer sağlık risklerini azaltıp azaltmadığını gösterecek.
Gen Terapisi İşitme Kaybını Önlemede Etkili Olabilir Mi?
Bilim insanları işitme duyusunun geri kazanılması için kokleanın, mikrotüplerini ve streocilia hücrelerinin yeniden büyütülmesine yardımcı olmaya çalışıyorlar. Bu konuda bazı araştırmacılar doğadaki gelişmelerden yararlanmayı planlıyor. Söz gelimi kuşlar ve sürüngenler işime kaybı yaşadıklarında, bu hücreleri tekrar büyütüyorlar. Tıpkı insan vücudunun düzenli olarak deri hücresi üretmesi gibi birkaç hafta içinde tekrar duyma yetilerini kazanabiliyorlar.
Koklea’da gelişebilecek yeni saç hücreleri işitme cihazının yaptığı arka plan gürültüsünü yükseltmeden doğal bir şekilde işitmeyi onarabilir. Bunun için araştırmacılar bireylerin kendi genlerinin kullanmanı iyi bir çözüm olduğunu düşünüyor. Iowa Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Ve Renal Araştırma Laboratuvarları Yöneticisi Richard Smith yaşa bağlı gelişen işitme kaybından % 50 oranında genetik bir bileşenin sorumlu olduğunu savunuyor. Konu üzerinde çalışan araştırma gurubu işitme kaybı olan kişilerde sorunu arkasındaki nedeni tam olarak belirleyebilmek için, gen testi uyguluyor.
Smith ilerleyen dönemlerde işitme kaybı konusunda genetik testlerin daha yaygın kullanılacağını ve sorunların çözümüne rehberlik edebileceğinden emin görünüyor.
İşitme kaybı için farklı gen terapisi türleri ile çalışan araştırmacılar insanların çok da uzak olmayan bir gelecekte işitme cihazları ve koklear implantlardan başka seçeneklere de sahip olabileceği konusunda umutlu olduklarını da ilave ediyorlar.