Hormonların Vücudunuza Yolladığı Sinyaller
Vücudumuzun bizimle konuşma yolları vardır. Önemli olan vücudun yolladığı sinyallerin doğru değerlendirilmesidir. Daha açık bir anlatımla vücudumuz bize hormonları kullanarak, SMS yollama yetisine sahiptir.
Hormonların Farkına Varılması
Hormon sözcüğü ilk kez Londra Royal College of Physicians ‘ta yapılan bir konferansta kullanıldı. Kelime 1906’de Profesör Ernest Starling tarafından sözlü olarak bilim dünyasına duyuruldu. Hormon kelimesi vücutta sürekli olarak dolaşan kimyasal mesajları tanımlar. Hormon kelimesini kökeni Yunanca’da uyarmak ya da heyecanlandırmak kökeninden türemiştir. Hormonlar hücre bazında uyarma ve heyecanlandırma becerisine sahiptir.
Hormonların vücutta verdiği mesajlara örnek şunlardır:
- Oksitoksin hormonu, hamile kadının rahmine doğum için kasılmasını bildirir.
- İnsülin hücreleri glikozun alınıp, enerji için kullanmasını ister
- Testesteron, kas kütlesi ve kas kuvvetindeki artışları tetikler.
- Leptin yemek sonrası tok hissedilmesini sağlar ve fazla yemek yenmesinin önüne geçer.
Hormonlar tıpkı SMS mesajları gibi belli bir organa ya da birden fazla organa etki edebilir. Söz gelimi tiroid hormonu milyarlarca hücrenin yiyecekleri enerjiye çevirme hızını kontrol eder. Bu sırada halsiz ya da gergin duygu durumları arasında gidip geliriz.
Hormonların çalışmasından her zaman haberimiz olmayabilir. Sözgelimi çoğu kez protein üretimini arttıran, yağ kullanımını destekleyen, insülin etkisine müdahale eden, kan şekerini yükseltme eğiliminde olan büyüme hormonunun vücudumuzdaki etkilerini tam olarak fark etmeyiz.
Oysaki stres altında olduğumuzda vücudun farklı bölgelerine adrenalin mesajı gönderilerek kalbin hızlı atması, nefes alıp vermenin sıklaşması ve kasların gerilmesini gibi durumların çok daha iyi farkına varırız.
Hormonlar tarafından yollanan mesajların alınması ilgili organın yüzeyinde ya da derininde reseptör olarak da adlandırılan özel olarak tasarlamış proteinlerin olup olmamasına bağlıdır. Vücut hücreleri bulundurdukları reseptör proteinlerin özelliğine bağlı olarak, sürekli olarak dolaşımda bulunan hormonların yalnızca birkaç tanesine yanıt verir.
Dolaşımdaki hormonların fonksiyonel kalması 1 saatten daha az hatta bazen sadece 1-2 dakika kadardır. Hormonlar hedeflerindeki organlarla birleştikten sonra ya da karaciğer veya böbrekler tarafından emilip parçalara ayırıldıktan sonra inaktive olurlar. Hormonlar arasında tiroid hormonu gibi çok daha uzun süre fonksiyonel kalabilen bazı hormonlar da vardır.
Hormonlar ve Etkileri
Hormonların salınımı sırasında bazı düşünceler de etkili olabilir. Örneğin egzersiz düşüncesi kalp atışının biraz daha hızlanmasına yol açabilir. Böylece vücut gerçekten ihtiyaç duymadan önce kaslarda enerji üretimi artış gösterir. Hormonların vücutta yarattığı bazı etkiler şunlardır:
- Adrenalin olarak tanımlanan hormon herhangi bir beklenti ya da ani oluşum sırasında salınan bir hormondur.
- Gastrin midede üretilir. Yiyeceklerin kolay sindirilebilmesi için mide asidinin salınmasını tetikler.
- Vücutta bir tümör gelişimi vücudun bağışıklık sisteminin herhangi bir beze saldırması sonucu, ilgili bezin çok fazla ya da çok az hormon üretmesi vücuttaki mesajlaşmada bozulmaya yol açar. Bu durum çocuklarda boy kısalığı, hipertiroidizm ve diyabet gibi sorunlara yol açabilir.
- Ağrı, heyecan, endişe soğuk algınlığı ya da kanama gibi olgular karşısında adrenalin salgılanması artar.
- Alkol kullanımı genellikle idrar çıkışını azaltmakla görevli ADH adı verilen bir beyin hormonunun salgılanmasını baskılar. Bu nedenle alkol alımı idrar yapma dürtüsünü arttırır.